Okuyucularımdan maratona hazırlanan birinin sorusu üzerine bu önemli
yazıyı kaleme almaya karar verdim. Biliyorsunuz, beslenmede her zaman ve
her ülkede yeni bir akım ve moda türemiştir ancak hiçbiri vejetaryan
beslenmesi kadar ilgi ve kabul görmemiştir.
Hem hayvanların
ticari amaçlı beslenme ve kesim esnasında gördükleri muamele, hem etobur
beslenmenin beraberinde getirdiği kardiyovasküler (kalp-damar)
hastalıklar ve obezite, birçok araştırmacı insanı vegan (vejetaryan)
beslenme sistemine geçmelerine sebep olmuştur.
Gerçekten de bu
konu hakkında yazılmış onlarca makale ve çalışmayı araştırdığınızda
vegan beslenme cazip ve akılcı görünüyor. Akdeniz insanının ömür
süresine, yaşına göre dinç görünümüne bakın. İçinde et olmasına rağmen,
yoğun sebze ve düzenli zeytinyağı tüketimi sayesinde bütün coğrafi
bölgelerin diyetinden daha üstündür.
Burada sadece vegan diyeti
savunarak yazıyı çok genellemek istemiyorum. Doğrudan konuya girelim,
daha özele inelim ve düzenli spor yapan, hatta maratona hazırlanan
birinin vejetaryen olması doğru mudur, neler yapmalıdır bunlara
değinelim.
Öncelikle doğrudur diyerek ilk soruyu cevaplayayım.
Uygundur ve tercih sebebi olabilir diye vurgulayarak cevabı güçlendirmek
isterim. Peki neden?
Etobur beslenmenin her daim içinde bulunan
hayvansal yağların, vücut ısısı içerisinde eriyemeyip damar
tıkanıklıklarına, damar sertliğine, kalp hastalıklarına, iktidarsızlığa
kadar birçok hastalığa temel oluşturduğu biliniyor.
Bunlara bir de
yüksek yağ içerikli, düşük kaliteli kırmızı etlerin, sakatatların,
ekonomik olmaları nedeniyle tercih edilmeleri sebebiyle hem toplam
kolesterol düzeyini artırmaları, hem de HDL’yi düşürüp, LDL’yi
yükseltmeleriyle durumu daha da vahim hale getiriyor.
Durumu daha
kötü yapalım mı? Öğün başına 30 gramın üzerinde protein alındıkça, bu
fazla protein vücutta yağ olarak depolanıyor, ayrıca sürekli yüksek
protein diyeti de gut hastalığının en büyük sebebi olarak biliniyor.
Şimdi güzel bir sayfa açalım ve sporcular olarak vegan diyetinde neler yapmalıyız, bunlara değinelim.
BMH’nizi Öğrenin
Bazal Metabolik Hız kelimelerinin kısaltması olan BMH, bizim 24
saat içerisinde herhangi bir faaliyette bulunmadığımızda vücudumuzun
kiloyu korumak için harcadığı ve yerine konması gereken enerji
miktarıdır. Bunu bilirsek, hangi besinden ne kadar enerji ve besin öğesi
alacağımızı hesaplayarak, birden çok fazla kilo vermeden, zaafiyet
geçirmeden ve güçten düşmeden vegan olarak yaşamaya devam edebiliriz.
Yaptığınız Antrenmanların Götürüsünü Öğrenin
Artık birçok antrenman kaydı sitesi (Dailymile, Strava,
Traininpeaks, Connect.garmin vb) baştan sizin yaş ve kilo bilgilerinizi
alarak, her antrenmanda ne kadar enerji kaybettiğiniz bilgisini size
veriyor. Bu rakamlar kusursuz bir şekilde doğru olmasa da gerçeğe yakın
olarak düşünülebilir.
BMH’nizi biliyorsunuz, gün içindeki
hareketliliğiniz ve o günkü antrenmanınızı da hesaba katın ve ne kadar
enerji almanız gerektiğini öğrenmiş olursunuz.
Tabaklardaki Oranlar
Bana göre dünyadaki en doğru oranlama olan ve her bireye uyan
% 40 karbonhidrat, % 30 yağsız protein ve % 30 kaliteli yağ oranını,
her öğününüzde elde etmeye gayret ettikçe daha sağlıklı, daha dinç ve
enflamasyondan/iltihaplanmadan uzak bir yaşamı garantilemiş olursunuz.
Vegan Proteinleri
Vegan beslenmede protein kaynaklarına ulaşmak için besin
içeriklerini daha iyi bilmeli ve hangi besinin karb, hangisinin protein,
hangisinin yağ kategorisine girdiğini öğrenmelisiniz.
Balık, yumurta akı, süzme peynir, light kaşar gibi besinler, protein kaynaklarıdır.
Baklagiller
(fasülye,barbunya,mercimek,nohut,bakla,börülce,soya fasülyesi), yulaf
ezmesi, buğday ruşeymi kaliteli karbonhidratlar arasındadır. Çünkü hem
uzun süre tok tutarlar, hem lif içerirler, hem de protein içerirler.
Sızma zeytinyağı, avokado, badem ise kaliteli yağ kaynaklarıdır.
Sınırsız Sebze
Sebzeler,
yeşil yapraklılar her öğün, herkesçe tüketilebilen sağlıklı
besinlerdir. Üstelik öyle fazla çeşitte bulunurlar ki, her öğün sebze
yemekten sıkılmak mümkün değildir. Ispanak, maydanoz, roka, tere,
dereotu, marul, hindiba, şevketi bostan, radika, brüksel lahanası, turp,
kereviz, karnıbahar, patlıcan, kabak, domates, kırmızı biber, yeşil
biber, kara lahana ve daha onlarca çeşit sebzeyi damak zevkinize göre
tüketebilirsiniz.
Dikkat Edilmesi Gereken Sebze ve Meyveler
Patates,
havuç, muz, hurma, pancar, kuru üzüm. Bunların hepsi de glisemik
indeksi yüksek besinler olduğundan mümkün oldukça aralıklı ve az
miktarda tüketilmelerini öneririm. Mutlaka tüketilecekse önden bir
protein, ardından bunlardan biri tüketilebilir. Böylece kan şekerinizi
tavan yaptırmadan beslenmiş olursunuz.
Sıvı Alımı
Vegan beslenmenin her daim içinde olan lifler, sindirimimiz
ve dolaşım sistemimiz için faydalılardır. Ancak, yeteri kadar sıvı
alıyorsak. Yoksa sindirimimizi daha çok tıkayıp soruna yol açabilirler.
Bu yüzden her lifli besinle su tüketimini artırmayı unutmayın.
Zor Antrenmanlardan Sonra Protein Alın
Herkesin damak zevki farklı olduğu için herkese uyacak tek
tarif vermek zor. Fakat yine de bir örnek vereyim. Sert bir şekilde
koştunuz, bisiklete bindiniz, yüzdünüz, özetle yoruldunuz, vücudunuza
yeni bir yük yüklediniz. Kas yıkımı ve tamirinin kolaylaştırılması için
protein elzemdir.
100 gram tatlı lor
1 büyük portakal
100 gram dondurulmuş / taze frambuaz veya böğürtlen veya vişne
1 bütün muz
2 şişe sade maden suyu
Bunların
hepsini cam hazneli blendırınıza koyup (sıvı içerikli olanları alta
koyun) 30-60 saniye karıştırın. İşte size yavaş sindirilen kaliteli
protein + hem fruktoz (meyve şekeri) hem de vitamin, mineral içeren bir
karışım. Kendi zevkinize göre bazen tarçın ve/veya kakao tozu da
ekleyebilir ve besin değerini daha da artırabilirsiniz.
Kinoa, Tofu gibi besinler maalesef ülkemizde bulunmadığı ya da
ederinden 10 kat daha yüksek fiyatıyla satıldığı için bu 2 değerli
besine değinmiyorum.
Yoğun antrenmanlardan sonra kaliteli bal ile polen karışımı
tüketerek, zayıflayan bağışıklık sisteminizi de güçlendirmeniz mümkün.
Şu 6 Sebzenin Tüketimini Atlamayın
Kuzu Kulağı : Faydalı Omega 3 yağ asitleri içeren kadifemsi sebzeyi salatalarınıza ekleyebilirsiniz.
Lahana : Kolesterolü düşüren, kanserle savaşan bu sebzeyi hafif
haşlayın ve soğan, sarmısak ve zeytinağı ekleyin. Evde yapacağınız
dürümlere ekleyebilirsiniz.
Şalgam : Günlük kalsiyum ihtiyacınızın % 20'sini karşılayacak kadar
fazla kalsiyum içeriğine sahip. Soğanları pembeleştirip şalgamı ekleyin
domates ve kırmızı biberle haşlayıp dürümünüze ekleyin.
Roka : Yoğun ve güçlü tadıyla içine koyduğunuz her tabakta kendini
gösteren bu sebzeyi çorbalara, tava yemeklerine ekleyebilirsiniz. Yüksek
A vitamini ve folat içeriğiyle ıspanağa iyi bir alternatiftir.
Hardal : Bir tabak hardal, günlük K vitamini ihtiyacınızın % 500'ünü
karşılar. Daha küçük yapraklı olanlarını alın, çorbalara ve körili
baharatlı yemeklerinize ekleyin.
Pazı : Birçok değerli besin öğesi ve antioksidan içerir. Ispanağa
benzer bir tad için yapraklarını sapından ayırın, öyle yiyin veya pizza
gibi yemeklerin üzerine ekleyin.
Sabahları Koşu Sonrası Acil Karışım
Sabah erken kolay bir koşu yaptınız, duş alıp işe
yetişeceksiniz. Öğün atlamayın. En azından ilk kahvaltı yerine kadar
sizi idare edebilecek güzel, faydalı, lezzetli bir içecek karışımı
yapabilirsiniz.
Ispanak, dere otu, kivi, maydanoz, çok az bal,
mandalina/portakalı su veya maden suyuyla blenderda karıştırıp için,
duşa öyle girin. Kendinizi daha güçlü hissedeceksiniz.
Bunlar
gibi birçok örnek verilebilir fakat dediğim gibi herkesin kişisel damak
zevki farklıdır. Bunun için yiyeceklerin besin değerlerini öğrenip,
damak zevkinizle birleştirerek kendi karışımlarınızı yapabilirsiniz.
Hazırlayan : Fatih Buzgan
Diğer faydalı makalelerim için tıklayın: http://fatihbuzgan.blogspot.com